Beyaz Dağ

Stok Kodu:
9789750704154
Boyut:
125-195-0
Sayfa Sayısı:
256
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2013-04-25
Çeviren:
Ela Güntekin
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
250,00
9789750704154
368837
Beyaz Dağ
Beyaz Dağ
250.00
Jorge Semprun, Avrupa'nın yirminci yizyıldaki sancılarını, özellikle İkinci Dünya Savaşı'nı yaşamış bir yazar. Gerek doğum yeri olan İspanya'da, gerekse sürgün gittiği Fransa'da hem Nazi dehşetini yaşadı, hem de ona karşı savaştı. Semprun'un bugüne kadar imza attığı edebiyat yapıtlarında da, film senaryolarında da bu anıların izleri vardır. Beyaz Dağ'da da, kahramanlarının ağzından gene Semprun konuşuyor. Romanda, yazar Juan Larrea, ressam Antoine de Stermaria ve yönetmen Karel Kepela, 1982yılında Normandiya'daki bir evde bir araya gelirler. Rastlantıların da yardımcı olduğu bu buluşmada iki de kadın vardır. Madrid'ten, Venedik'ten, Prag'dan, müzelerden söz ederler; yüzyıla damgasını vuran olayların izleriyle dolu olan bu yerler, onların kişisel dramlarının da tanığı ortamlardır. Semprun, bu beş kişinin birlikte geçirdiği iki günü anlatırken, Avrupa'nın geçmişi, yirminci yüzyılda yaşanan dehşet, bunun kültürel temelleri üzerine düşünüyor. Avrupa kimliğini kuran düşünceleri, Kafka'dan Marx'a, Musil'den Lenin'e kadar pek çok adın yer aldığı bir insanlık coğrafyasını, insanlık durumunu tartışıyor. Jorge Semprun, insanlığın tükendiği anlara tanıklık ediyor.
Jorge Semprun, Avrupa'nın yirminci yizyıldaki sancılarını, özellikle İkinci Dünya Savaşı'nı yaşamış bir yazar. Gerek doğum yeri olan İspanya'da, gerekse sürgün gittiği Fransa'da hem Nazi dehşetini yaşadı, hem de ona karşı savaştı. Semprun'un bugüne kadar imza attığı edebiyat yapıtlarında da, film senaryolarında da bu anıların izleri vardır. Beyaz Dağ'da da, kahramanlarının ağzından gene Semprun konuşuyor. Romanda, yazar Juan Larrea, ressam Antoine de Stermaria ve yönetmen Karel Kepela, 1982yılında Normandiya'daki bir evde bir araya gelirler. Rastlantıların da yardımcı olduğu bu buluşmada iki de kadın vardır. Madrid'ten, Venedik'ten, Prag'dan, müzelerden söz ederler; yüzyıla damgasını vuran olayların izleriyle dolu olan bu yerler, onların kişisel dramlarının da tanığı ortamlardır. Semprun, bu beş kişinin birlikte geçirdiği iki günü anlatırken, Avrupa'nın geçmişi, yirminci yüzyılda yaşanan dehşet, bunun kültürel temelleri üzerine düşünüyor. Avrupa kimliğini kuran düşünceleri, Kafka'dan Marx'a, Musil'den Lenin'e kadar pek çok adın yer aldığı bir insanlık coğrafyasını, insanlık durumunu tartışıyor. Jorge Semprun, insanlığın tükendiği anlara tanıklık ediyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat